Helios'un Kutsanmışları - 7. Bölüm
Nicole yanımdaki sandalyeye otururken oldukça neşeli görünüyordu. Demek ki henüz yeni alınan kararlardan haberi yok.
“Kraliçem, sizinle düğün hazırlıkları hakkında konuşmak için gelmiştim. Kafamda birkaç dekorasyon fikri var. Merak etmeyin çok pahalı şeyler düşünmüyorum.”
Elinde tuttuğu küçük defteri açıp kraliçeye uzattı.
“Ayrıca gelinliğimin çizimini ve konuk listesini de hazırladım. Size zahmet vermek istemedim bu konuda. Elbette düğün burada yapılacağı için sizin onayınızdan geçmesi lazım.”
Kraliçe defterin sayfalarını dikkatlice incelerken sessizdi. Muhtemelen konuk listesini kısmına gelince defteri kapattı.
“Hepsi çok güzel. Dekorasyon ve gelinlik modellerini istediğin gibi yaparız. Ancak konuk listesi tamamen benim düzenlemem de olacak ve düğün istediğin gibi halka açık olmayacak ne yazık ki. Biliyorsun doğum gününde yaşanan olay dolayısıyla Prensesin güvenliğini sağlamak amacıyla birkaç yeni karar aldık. Saraya giriş çıkışları azaltmak için sana Prens Edgar’ın sarayında bir oda ayarlıyoruz. Kendi eşyalarını ve 2 tane güvendiğin hizmetkârını getirebilirsin.”
Ah, işte o istediğim yüz ifadesi. Kraliçe konuşurken defteri yeniden açıp incelemeye başladığı için fark etmemişti ama ben gözlerimi ayırmadan Nicole baktığım için sinirden kızaran yüzünü, kocaman açılmış gözlerini ve dudağının içini ısıran görüntüsünü keyifle seyrediyorum.
“Bir de bundan sonra benim iznim ve resmi kraliyet daveti olmayan hiç kimse bahçeye dahil alınmayacak. Bu geceden itibaren giriş çıkışlar kapalı olacak. Mal tedariklerinden başta Edgar olmak üzere kraliyet şövalyeleri sorumlu olacak. Ama siz Leydi Nicole rahatça kendi sarayızdaki gibi davranabilirsiniz.”
Kraliçe yüzüne bakınca hızlıca ifadesi o sevecen halini aldı.
“Tabi ki kraliçem. Siz ne emrederseniz. Fakat ben sarayda kalmaya başlamadan önce bir haftalık izin istemek istiyorum sizden. Kendi sarayıma gidip taşınma işlemlerini tamamlamak için.”
Kraliçe onay verince izin alıp yanımızdan ayrıldı. Hemen ardından kraliçede yapacak işlerimiz olduğunu söyleyip beni yanına alarak odasına çıktı. O günü kraliçe ile birlikte bütün günü çalışma odasında geçirdik. Artık her şeyi ciddi ciddi öğrenmem gerekiyordu. Belgeleri incelerken bir tanesi gözüme takıldı. Üzerinde savaş hazırlıkları yazıyordu. Sör Jasper ve Jacob’un mühürleri basılıydı.
“Kraliçem, bu belge nedir? Neden savaş hazırlığı yapıyorsunuz?”
Kraliçenin tepkisi o kadar şaşırtıcıydı ki yanlış bir şey sorduğumu düşünmekten kendimi alamadım.
“Ah, o mu? Biliyorsun bazen ufak tefek ayaklanmalar çıkıyor. Askeri birliklerimiz her zaman hazır olmalı. Huzur ortamı kolay korunmuyor. Askeri hazırlık raporu olacaktı. İyi yakaladın. Hemen onu düzelttireyim.”
Konuşurken ifadesi yumuşamış olsa da içime şüphe düşmüştü. Ama henüz bir şeyler yapabilecek ne gücüm ne de bilgim vardı. Senelerdir krallık içinde hapis hayatı yaşasam bile hiç şikâyet etmedim. İstediğim her şeye sahip oldum her zaman. Dış dünyayı pek fazla merak etmedim. Okuduğum kitaplar ve okulda öğrendiğim bilgiler bile hep dış dünyanın krallık seviyesinde olduğu ve orada bulunan her şey burada da mevcut olduğu için krallıktan ayrılmama gerek olmadığı bilgisiydi. Elbette belli etkinlikler, arkadaşlarımın doğum günleri, soyluların düğünleri, için başka krallıkları ziyaret etmişliğim vardı. Şimdi düşününce geçtiğimiz yollar hep çok özenli ve halktan uzaktı. Her sene ufak tefek ayaklanmalar çıktığını biliyordum fakat sebebini hiç öğrenme gereği duymamıştım. Acaba halk nasıl yaşıyor? Bunu öğrenmek için şehre inmem lazım fakat bu kadar gözetim altında tutulurken bunu yapmam mümkün değil.
“Prenses? Beni dinliyor musun?”
Kraliçenin sert sesi beni düşüncelerimden sıyırmıştı.
“Üzgünüm, dalmışım. Ne demiştiniz majesteleri?”
Elinde bana doğru uzattığı birkaç belge vardı.
“Bunları sana öğrettiğim gibi düzenlemeye devam et. Sonra çıkabilirsin. Yarın da maliye işleri ile ilgileneceğiz. Ayrıca öğleden sonra Sör Jasper ile ilk kılıç dersin olacak. O yüzden erken kalkmaya özen göster. Ben bu belgeleri düzelttirmeye gidiyorum.”
Elinde tuttuğu belgeler az önce gördüğüm savaş hazırlık belgeleriydi. Kraliçe gibi dikkatli birinin böyle bir hata yapmış olması hiç mantıklı gelmiyordu. Çalışma odasından çıkıp uzaklaştığına emin olduktan sonra kraliçenin sandalyesine geçip bütün askeri damga olan belgeleri incelemeye başladım. Hepsi basit ihtiyaç listeleriydi. Sanırım gerçekten de bir hata yapılmıştı ve kraliçe incelemeden önce ilk ben bakmıştım belgeye. Bunu daha fazla kafama takmadan elimdeki belgeleri tamamlayıp odama geçtim.
Jacob gölgem beni her yerde izliyordu. Ana saraydan çıkana kadar mesafesini korumayı sürdürdü. Sarayıma geçtikten sonra adımlarını hızlandırıp arkadan sarıldı.
“Bütün gün bu anı bekledim. Kraliçe seni benden çaldı resmen. Artık hep böyle mi olacak?”
Sarılışı içimi ısıttı. Kıkırdayıp yanağına öpücük kondurdum.
“Bundan sonra daha da yoğun olacağım. Yarın Sör Jasper ile kılıç antrenmanlarım başlayacak.”
“Babam mı ustan olacak?”
Jacob oldukça şaşırmış görünüyordu. Kolları arasından sıyrılıp odama doğru yürümeye devam ettim. Birinci kat merdivenlerine varınca durdum. Merdiven çıkacak kadar gücüm kalmadı.
“Evet, bende şaşırdım ama onun gibi bir kılıç ustasından eğitim alacağım için kendimi çok şanslı hissediyorum.”
Jacob beni kucaklayıp odama kadar taşıdı. Temas bağımlısı olması bazen yararıma olabiliyordu. Yaklaştığımızı gören bütün muhafızları başlarını eğip selam veriyorlardı.
“Babam en iyisidir ama zorlayıcıdır. Onun eğitimlerini en sertinden almış biri olarak söylüyorum. Çok zorlanırsan hemen bırak lütfen. Babam yerine ben eğitebilirim seni. Hem bu şekilde daha fazla görüşmüş oluruz.”
Beni yatağa oturtup karşıma diz çöktü. Elimi tutup eldivenimi çıkarttı. Avucu içinde nazikçe tuttuğu elimi öpüp kalbine doğru götürdü.
“Nişanlınız ve şövalyeniz olmaya yemin ettiğim gün tüm kalbimle ve ruhumla ettim bu yemini. Bundan sonra da nihai takipçin ve destekçin olmaya devam edeceğim. Bu yüzden beni kullanmaktan çekinme lütfen prensesim.”
Jacob bana her zaman güzel sözler söylerdi fakat 2 gündür sözlerinin yoğunluğu artmış gibi. Eskisi gibi yalnızca sevgiden dolayı değil de keşfettiğim güçlerimden dolayı kutsal bir bağlılık gibi hissettiriyordu ettiği sözler.
“Bu kadar abartmana gerek yok. Çok yorgunum ve yarın için iyi dinlenmem gerekiyor. Rica etsem çıkar mısın, bu gece tek başıma kalmak istiyorum.”
Gözlerinde bir hüzün gördüm. Gündüz görüşmemiz yeterince kötü değilmiş gibi gece de onunla kalmak istemiyordum. Tepkisine üzülmüş olsam da yapmam gereken şeyler vardı. Odadan çıkar çıkmaz yatağımın altına sakladığım defteri çıkarttım. Geçmiş anılarımla ilgili bazı şeyler zamanla netlik kazanırken bazı şeylerde silinmeye başlamıştı. Bu yüzden sık sık hatırladığım şeyleri yazıp okuyordum. Önceki hayatımda da Jacob güçlerimi keşfettikten sonra farklı davranmaya başlamış mıydı acaba? Öyle olsa bile benim ilgisiz ve dikkatsizliğim yüzünden fark etmemiş olmam muhtemeldi. Jacob’u hep çok sevmiştim ama onun bana ilgisi kadar ona ilgi göstermemiştim.
Gözlerimin kapanmasına engel olamıyordum. Yalnızca belgelerle ilgilenirken bu kadar yorulduysam yarınki kılıç antrenmanından sonra ayakta duracak halim kalmayacaktı sanırım. Defteri yastığımın içine sıkıştırıp uykunun beni ele geçirmesine izin verdim.
Devam Edecek…